22 Nisan 2005 Cuma

nisan şiiri - I

gelin başı ağacın dalı
yağmur damlası
- göz yaşı değil
bahar ve nisan
kuşlarla ben
bikez daha çocuk gibiyim
ve yeniden
koşasım geliyor
bulutların üstünde
ey bahar
serin nisan
nerde olursa olsun insan
yedi kat altında da yerin
elinde kazma
yüzü kapkara
veya
onbeşinci katında bigökdelenin
ya da bisimit tepsisinin altında meselâ
yer ne farkeder
zonguldak veya kütahya
boğazın yamacındaki yalı
mamakta bibaraka
gelin başı
- bahçesindeki ağacın dalı
yürek aynı yürek olmalı
kiminin gözleri donuk da olsa
umut dolu kocaman
yağmur damlası
- gözyaşı değil
gözyaşı unutkan
- kurur
insan o
hele ki nisan
-da
yine de içim burulur

yirmi iki nisan iki bin beş cuma - ankara

© Emin Akçaoğlu

20 Nisan 2005 Çarşamba

baharda hüzün

hüzün ziyadesiyle güzün
yayılır içime
dün güz gibi bir gündü nisanda
hüzün güzünki kadar derin
tomurcuk yeşili silindi mi ne
sisinde hüznün
neşe
keşke adilce dağılabilse
her yüze
adalet kıt
neşe de bile
yüzlerde gölge
caddede binler
kısa uzun
kumral esmer
akıyor
düşün
gerçek
düşünden uzak
yüzlere bak
hüzün
mevsim bahar
oysa toprak
derince içinde hüznün
sanırsın ki bahar
değil
sıradan bir günü güzün

yirmi nisan iki bin beş çarşamba - ankara

© Emin Akçaoğlu

4 Mart 2005 Cuma

kahır

memet'e (o kendini bilir!)

bak hayata şöyle
olabildiğince tepeden
nedir o gençlik heyecanlarını defeden
o çocukluk kalmadı artık
beyhude mi
eskisi gibi çocuksu
eskisi kadar cesur
ve deli olmak
delilik kimine ebedî
kimine geçici senin gibi
yaş değil o zaman
yaş olsa olsa eskitir bedeni
ruhundaki yaşlanma nedeni
cevabını bilmeden
yaşamak bu soruyla
beni kahreden

ankara, dört mart iki bin beş

© Emin Akçaoğlu